Mustafa SEVİM


Şahidiz Ya Rab!


Şimdi eşitlendik Mustafa Korhan Altınöz kardeşim ve inan bu eşitlenme çok ağır geldi.

 

Aynı ifadeyi geçtiğimiz yıl Necati Altınöz amcanın vefatının ardından kadim dost Orhan ağabeyime yani kıymetli babacığına da söylemiştim.

 

Muhterem babacığım İsmail Hakkı Sevim ve Erbakan hocamızın vefatının ardından her babası vefat eden kardeşlere de böyle seslenir olmuştum.

 

Bizim Orhan Efe ağabeye de babacığını rahmeti rahmana uğurlarken aynı ifadelerle seslenmiş sarılıp ağlaşmıştık.

***

 

Kendimi bildim bileli insanın yaşam süreciyle ilgili hemen her gün sualler sorar durur ve asla bir sonuca varamam.

 

Çok anlamlı veya çok manasız sonuçların içinde boğuşurken nihayet Rabbimizin varlığına olan sonsuz teslimiyetimiz konuyu kapatır ve teslim oluruz.

 

***

 

NE KADAR DA KALABALIKLAŞTIK

 

Son yıllarda babasını sevgililer sevgilisine uğurlayanlar olarak epey kalabalıklaştık.

 

Kundaktan itibaren üzerimizdeki büyük güçten mahrum kalmış, sessiz, savunmasız bir orduda askere alınmış gibi hissediyor insan.

 

Günün birinde herkesin istemeye istemeye kaydolacağı, garip bir yetimler ocağı.

 

Babalarla ilgili yapılan her iş ağır gelecek. Duyduğumuz bir söz, bir etkinlik, bir ziyarete edilen eşlik.

 

Babalıların bu işi, babasızların yarasına tuz ekecek.

 

Efendimiz'e (SAV) biri ziyarete gitmiş ve nasihat istemiş.

 

-Baban vefat etti mi” diye sormuş Peygamber Efendimiz (SAV).

-Etti, ya Resulullah” demiş adam…

 

Hazreti Peygamber, “Öyleyse sana nasihat olarak babanın vefatı yeter” cevabını vermiş.

 

Çünkü yaş almak, evden ayrılmak, evlenmek filan değil, babadan kopmak bitiriyor insanı yaşınız kaç olursa olsun.

 

Babanın koyduğu kurallardan yoksun kalmak bir anda büyütüyor zaten sizi.

 

Oyuncakları elinden alınmış çocuk, malı mülkü bir anda haczedilmiş esnaf, sevdiği-sevildiği tarafından sebepsiz terk edilen sevgili gibi oluverir insan.

 

Başına gelmeyen bilemez.

 

Vallahi bu haller gerçektir.

 

Babanızı defnederken aynı anda evlat oluşunuzu, tutunacak koca dalınızı, dünyaları yakacak kudrette sandığınız gücünüzü de defnediyorsunuz babanızla birlikte.

 

Sonra öğreniyorsunuz onsuz yürümeyi, şimdi sağ olsa dünyaya kafa tutarım hayıflanmaları arasında.

 

Ve ardından özlemin sonsuzluğu başlıyor.

 

İnsan, babası sağ iken bilemiyor, tahmin etse de konduramıyor:

 

“Bu son sohbetimiz mi? "Bu, onu son görüşüm mü?”“Elini son öpüşüm mü?” "Birlikte son bayramımız mı?

 

O yüzden son kezmiş gibi doyasıya görmek, öpmek, sevmek gerekiyor.

 

Kendimi biraz şanslı hissediyorum öyle yapabildiğim için.

 

7. yılına girmemize rağmen kısa bir süre önceymiş gibi htiğim ve mensubu olduğum, istemeden koptuğum “babalılar” dünyasındaki kardeşlerime de bunu tavsiye ediyorum.

 

İnanıyoruz ki en güzeli ÖLÜM aslında. Fakat bizimki Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir şiirinde dediği gibi  'Alıştığımız Şeydi Yaşamak' meselesi sanırım.

 

***

 

Orhan Altınöz ağabey başka adamdı.

 

Her güzel halin ehliydi, üstadıydı.

 

O telefonu her açışında 'Evet Mustafam' deyişi yüreğimi ferahlatırdı. İnegöl deyince aklımıza sen gelirsin kardeşim derdi her fırsatta ve bizi müthiş onore ederdi.

 

Tanıdığı herkesin özelliklerine göre mutlaka bir gönül alma tarzı vardı.

 

Zaten kendisi başlı başına bir tarzdı, karizmaydı.

 

20 yıla yaklaşan hukukumuzda her buluşmamızın süresi en az 5 saatti. Kendimi bu duruma göre ayarlar bütün işlerimi en baştan buna göre organize ederdim.

 

Genel olarak dostlarıyla uzun zaman geçirirdi ve tüm buluşmalarda büyük bir hüsnü kabul içerisinde olurdu.

 

Bu herkesin yapabileceği bir iş değil.  Hem böyle geniş zamanlar ayırıp hem herkese yeten-yetişen adam olmak hakikaten çok zordur.

 

Çok canımızı yaktın be abi.

 

Bursa, tarihinde çok az cenaze namazı görmüştür böyle. Ve ben senin bir kardeşin olarak ve dahi bir müslüman olarak elbette çok sevindim bu duruma, ama canımız çok yandı abi. Seni yazmak zor abi, anlatmak zor.

 

Seni cenaze namazından evvel, seninle birlikte kendisini tarif ederken gönül dostumuz, yol arkadaşımız, kıymetlimiz dediğimiz canımız Fatih Erbakan öyle güzel anlattı ki. Senden öyle nezih sözlere bahsetti ve herkes şahitlik etti ki. Yüreklerimiz titredi. Gözyaşlarımıza hakim olamadık. Ve o sözlere 'Şahidiz Ya Rab' diyerek eşlik ettik.

 

Ah Orhan abi ah.

 

Kaldı işte her şey yarıda.

 

Çayımız bardakta, muhabbetimiz kursakta.

 

Bizi cennetinde buluştursun Rabbimiz.

 

İnşallah.