Dünya üzerinde savaş hâkim.
Barış kayboldu.
İnsanlar ve ülkeler çıkarları için savaşıyorlar.
Bu yüzden de, büyük çoğunluğumuzda güzel bir dünyaya olan ‘inanç’ kayboldu.
Daha da kötüsü bu yüzden ‘sevgi’ kayboldu.
Kin ve nefret ise sürekli prim yapıyor.
Ama hepsini yeniden kazanabiliriz.
Nasıl mı?
Önce bir hikâye anlatayım sizlere:
Dört mum yavaşça yanıyordu.
İlki konuşmaya başladı.
“Benim adım ‘barış’.
Ama artık kimse yanık kalmam için çaba harcamıyor” dedi.
Bu sözlerinin ardından da alevi hızla azaldı ve söndü.
Ardından ikinci mum girdi söze:
“Benim adım da inançtır.
Maalesef insanların çoğu benim artık gerekli olmadığımı düşünüyorlar.
Benimde daha fazla yanık kalmama hiç gerek yok.’’
Konuşması bitince bu mumda sönüverdi.
Daha sonra da üçüncü mum konuştu:
“Benim adım da sevgidir.
Ne yazık ki, benim de yanık kalmak için gücüm kalmadı.
İnsanlar uzunca bir süredir bir kenara bıraktılar.
Onların gözünde hiçbir önemim kalmadı”
Kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular” diyerek sönüverdi.
Bu sırada küçük bir çocuk odaya girdi.
Baktı ki dört mumdan üçü sönmüş.
Üzüldü ve ağlamaya başladı.
Sonra da hala yanan muma sordu:
“Barış inanç ve sevgi neden söndüler?”
Dördüncü mum cevap verdi:
“Beni kaybettikleri için çocuğum.
Sen her şeyi kaybet ama beni asla kaybetme.
Merak etme ben onları yeniden yakarım.
Çünkü ben umudum!” dedi.
Hikâyemiz böyle.
Bu hikâyeyi umudun önemini çok iyi anlattığı paylaştım.
Acımasız bir dünyada yaşıyoruz.
İnsanlar ‘barış’ için çaba harcamıyorlar.
Barışa inancımızı neredeyse kaybettik.
Sevgi unutuldu.
Kimse kimseyi sevmiyor.
Bu kötü günleri aşabiliriz.
Yeter ki umudumuzu kaybetmeyelim.
Umut dolu güzel günler görmemiz dileklerimle…
